Güney Kıbrıs Ekonomisi’nin Yakın Geçmişi ve bugünü

2004’te gelen Avrupa Üyeliği ile Güney Kıbrıs ekonomisi Turizm ve Finans endüstrisinde ciddi bir ivme yakaladı. Avrupa Birliği’ne üyelik ile özellikle finansal danışmanlık sektörü çok uluslu avrupa firmalarını Güney Kıbrıs’a çekmeyi başardı.

Avrupa Birliği içerisindeki en düşük vergilere sahip olan Güney Kıbrıs Avrupa Birliği üzerinden dışarıya yapılan yatırımlarda köprü görevi gördü. Benzer şekilde Avrupa Birliği ülkelerine yatırım yapmak isteyenler içinse AB piyasasına bir giriş kapısı görevini yükseldi. Güney Kıbrıs’a Lüksemburg üzerinden 37 Milyar Euro, Almanya’dan 7,7Milyar Euro, Rusya’dan 4.3 Milyar Euro yatırım yapıldı. Güney Kıbrıs üzerinden ise Avrupa Birliği Dışındaki ülkelere 50 Milyar Euro yatırım yapıldı. Lüksemburg’dan gelen bu büyük tutardaki paranın sebebi Avrupa’nın çok uluslu dev şirketlerinin genellikle Lüksemburg merkezli olmasıdır.

Katma değeri yüksek olan Finansal Danışmanlık hizmetlerinin yalnızca şirket kuruluşlarından Güney ekonomisine sağladığı ciddi bir sıcak para akışı mevcut. Güneyde senede ortalama 20,000 yeni şirket kurulmakta. Faaliyet gösteren 200,000 Şirkete(1)  mali ve hukuk danışmanlığı hizmeti şirket başına minimum 2,000Euro’dan 400 Milyon Euro sıcak para akışını senelik olarak sağlamakta.

Güney Kıbrıs’ın geçmişten gelen turizm faaliyetleri ise hala daha en büyük gelir kaynağı olmakta. Güney Kıbrıs’a varan turist başına 845Euro gelir sağlanmakta (2) [KKTC’de 545Euro (3)). Bu da Güney’in aldığı turistin harcama gücü ile doğrudan orantılı.

Bankacılık sektörüne bakacak olursak, Yunan devleti borçlarına olan yatırımdan ötürü en büyük iki Güney Kıbrıs bankası [Bank of Cyprus ve Laiki Bank) 2011 yılında iflas bayrağını çekti. Bu iki bankada 100,000 Euro üzeri mevduat sahibi herkesin parasına el konuldu ve karşılığında bankaya hisse senedi ile ortak yapıldılar (4).

Avrupa Birliği tarihinde ilk defa yapılan bu düzenleme ile Güney Kıbrıs finans sektörünü büyük bir çıkmaza soktu. Bugün itibari ile tahsili gecikmiş kredilerin toplam krediler içindeki oranı %55 (50 Milyar Euro (5)) seviyesinde (KKTC’de %7, 200Milyon Euro (6)) seyretmesi yeni borçlanmanın önünü tıkanmış vaziyettedir.

Güney Kıbrıs devletinin mevcut borcu 21 Milyar Euro seviyesindedir. Önümüzdeki 4 sene içerisinde bu borcu 5 Milyar Euro (7) düşürme sözü Avrupa Birliği’ne verilmiştir.

Güney Kıbrıs Devleti ciddi reformlar yaparak borç yükünü azaltmak zorundadır. Şu an itibari ile yapılmakta olan reformlar, Güney Kıbrıs Telefon Dairesi (CTA) ve Elektrik Kurumu (EAC) özelleştirilecek, devlet bürokrasisi e-devlet sistemi ile azaltılarak girişimcilerin önü açılacak ve devlet memurlarının maaşları performanslarına endeksli olacak (8).

Olası bir çözümde Rum Devleti’nin borçları federal yapı üzerinden Kuzey Devleti’ni etkileyecek mi? Güney Bankacılık sektöründeki ödenmeyen kronikleşmiş borç yükü kimin sorumluluğunda olacak? Bu soruların cevabını merakla beklemekteyiz.

 

KKTC ekonomisi’nin yakın geçmişi ve bugünkü durumu

KKTC ekonomisi’nin kendi içindeki kısır döngüsünü kırdığı ve vatandaşına refah yaşattığı iki  dönemden bahsedebiliriz. 90’lı yıllarda Asil Nadir’in beraberinde getirdiği tarım ve turizm’den yaratılan yüksek maaşlı işler ve 2004 sonrasında Annan Planı ile birlikte gelen emlak piyasası hareketliliği.

90’lı yıllarda tarımsal ürünlerin ihracatı ile gelen refah dönemi İngiliz Mahkemelerine’ne Rum üreticilerin açtığı dava sonrasında  Lüksemburg’da bulunan Avrupa Adalet Divanı’nın 1994 yılında verdiği karar ile son buldu(9).

Benzer bir şekilde, emlak piyasasına gelen hareketlilik Rum mal sahibinin Orams çiftine İngiliz Mahkemeleri’nde dava açması [İngiliz Mahkemleri’nin Orams Lehine kararına rağmen], tekrardan Avrupa Adalet Divanı’nın 2009 yılında verdiği karar ile sonra erdi (10).

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma kararı (Brexit) ile geçmişte alınan bu kararlar geçerliği koruyacak mı bilinmez. Ancak Avrupa Adalet Divanı’nın bu iki kararı KKTC’nin bugünkü durumuna doğrudan etki etmiştir.

2009’dan günümüze ise KKTC’de turist ve öğrenci sayılarındaki ciddi artış topluma geçmiş dönemde yaşattığı refah seviyesini yaşatmadı. Bu durumun sebebi kişi artışının nitelikten ziyade nicelik odaklı oluşu ve bu sektörleri yüksek maaşlı iş sahaları yaratmada yetersiz olmalarıdır.

Resmi kayıtlara göre KKTC’de işsizlik oranı %5’tir (11). İşsizlik oranının düşük olması ülkedeki ekonomik durumun iyi olduğu anlamına gelmemekte. KKTC ekonomisindeki temel sorun yaratılan işlerin düşük maaşlı olmasıdır. KKTC’de bulunan 100,000 çalışanın yarısı çalışma izini ile ülkede bulunmaktadır (12, 13). Çalışma izinli işçilerin %48’inden fazlası asgari ücretle çalışmaktadır (14).

Ülkede çalışan vatandaş sayısı 50,000 ile sınırlıdır. Bu rakamdan 18,000 aktif devlet memuru ve işçileri çıkardığınızda (15) aslında KKTC vatandaşlarının yalnızca 32,000’inin özel sektörden geçindiğini görmekteyiz. Peki neden bu kadar az sayıda vatandaşa dahi KKTC ekonomisi yüksek maaşlı iş sahaları yaratamıyor.

Bu rakamların düşüklüğünün 2 temel sebebi mevcut:

  • Ülkenin lokomotif sektörleri (Eğitim ve Turizm) gelen öğrenci ve turist sayılarını arttırmaya yönelik teşviklerle korunuyor.
  • Yeni Girişimciler bürokrasi’den dolayı piyasaya erişimleri kısıtlanıyor.

Eğitim ve Turizm’de kişi sayıları artmasına rağmen ülkeye giren döviz girişi aynı oranda artmadı. Bu durumun neden kaynaklandığını Turizm Sektörü’nün rakamları ile anlayabiliriz. Turizm sektöründe hem Kuzey’de hem de Güney’de daha detaylı kayıt tutulmakta.

2015 yılı verilerine göre KKTC’ye 1.3 milyon turist giriş yaptı , bunlardan 876 Bin’i konakladı (konaklama oranı %68), ülkeye giriş yapan turistler kişi başına 545 Euro gelir bıraktı (16).

2015 yılı için Güney Kıbrıs’a 2.6 Milyon turist giriş yaptı, bunlardan 2.3 Milyon’u konakladı (Konaklama oranı %89), ülkeye giriş yapan turistler kişi başına 845 Euro gelir bıraktı (17).

Kuzey ekonomisinin hem konaklama sayısı olarak hem de turist başına gelir performansı olarak Güney Kıbrıs’ın gerisinde. Buradan göreceğimiz, kişi sayısını arttırmaya yönelik teşvikler cevap verdi ancak gelen turist otellerde daha az konaklıyor ve daha az para harcıyor. Bu da beraberinde yatırımcıyı kaliteye yönelik yatırımlar yerine oda sayısına yönelik yatırımlara itiyor.

Kuzey Kıbrıs’ın geri kaldığı bir diğer nokta ise KKTC’de iş yapma şartlarının ve bürokrasinin ağırlığı. Gelişmiş ekonomilerde yaratılan her 10 işten 7’ini yeni işletmeler yaratmaktadır (18 )(ABD’de 10 işten 9’u 19). Yeni işletmeler ekonomik hareketlilik için bu kadar önemliyken Kuzey Kıbrıs’ın durumu oldukça geridedir (en geridedir).

Dünya Bankası’nın hazırlamış olduğu ‘’Ease of Doing Business’’ (İş Yapma Kolaylığı) yeni girişimcilerin önündeki engelleri görmek için ideal bir ölçüttür.

Kuzey Kıbrıs’ta yeni bir şirket kurup gerekli Devlet Daire’lerine kayıt yaptırmak ortalama 29 Gün ve 16 farklı prosedür gerektirmektedir (20 ). Rum tarafında aynı işlemler 8 gün ve 6 prosedürler gerçekleşmekte (İş yapma Kolaylığı sıralamasında 65. Sırada (21) ).

En gelişmiş ekonomilerden olan Kanada’da aynı işlemler 1.5 gün ve 2 prosedür (3. Sırada (22)) , Yeni Zelanda’da da ise 1 gün ve 1 prosedür gerektirmektedir (1. Sırada(23)).

KKTC’yi  189 ülkenin bulunduğu Dünya Bankası listesine koymak istersek maalesef bu listenin en altında yer alması gerekecektir.  Listenin son sırasında yer alan Orta Afrika Cumhuriyeti’nde yeni bir iş kurmak için 10 prosedür ve 22 gün yeterli (189. Sıra (24)).

Kıbrıs’taki mevcut ekonomik şartların bu kadar bürokrasiye rağmen daha önce nasıl düzeltilmediği üzerine düşünülmesi gereken bir durum.